Düşük tansiyon, tıpta hipotansiyon olarak adlandırılan, kan basıncının normalin altına düşmesi durumudur. Kan basıncı, kalpten vücuda pompalanan kanın damar duvarlarına uyguladığı basınçtır ve büyük tansiyon (sistolik) ve küçük tansiyon (diyastolik) olmak üzere iki değerden oluşur. Büyük tansiyonun 90 mmHg veya küçük tansiyonun 60 mmHg altında olması hipotansiyon olarak tanımlanır.
Düşük Tansiyon Nedir?
Düşük tansiyon (hipotansiyon), kan basıncının normal kabul edilen değerlerin altına düştüğü tıbbi bir durumdur, genellikle 90/60 mmHg’nin altındaki ölçümler hipotansiyon olarak tanımlanır.
Bazı kişilerde düşük tansiyon doğal ve zararsız olabilirken, bazen beyin ve kalp gibi hayati organlara yeterince kan gitmemesine yol açarak baş dönmesi, bayılma, halsizlik ve yorgunluk gibi belirtiler oluşturabilir.
Düşük tansiyon geçici veya sürekli olabilir. Geçici düşüklükler genellikle sıvı kaybı, sıcak hava veya ani pozisyon değişiklikleri ile ortaya çıkabilir. Sürekli düşük tansiyon ise altta yatan bir nedene bağlı olabilir. Çoğu zaman zararsız olsa da, özellikle belirgin ve rahatsız edici belirtilerle birlikte süreklilik arz ediyorsa mutlaka bir hekime başvurmak gerekir.
Düşük Tansiyon Belirtileri Nelerdir?
Düşük tansiyon herkeste belirti vermeyebilir, ancak belirtiler ortaya çıktığında genellikle baş dönmesi, sersemlik, bayılma hissi, bulanık görme, halsizlik, soğuk terleme, çarpıntı ve odaklanma güçlüğü şeklinde olabilir. Çok ani ve ciddi düşüşlerde bayılma veya şok da gelişebilir. Şok hayati organlara yeterince kan gitmemesi nedeniyle olur ve acil bir durumdur.
Düşük tansiyon belirtileri:
- Baş dönmesi veya sersemlik hissi
- Bayılma (senkop)
- Bulanık görme veya çift görme
- Yorgunluk ve halsizlik
- Soğuk, nemli ve soluk cilt
- Hızlı ve sığ nefes alma
- Mide bulantısı
- Konsantrasyon güçlüğü
- Huzursuzluk veya sinirlilik
- Şiddetli vakalarda, hipotansiyon şoka yol açabilir. Şok acil tıbbi müdahale gerektirir ve bilinç kaybı (bayılma), hızlı veya zayıf nabız ve soğuk terleme gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Düşük Tansiyon Nasıl Gelişir?
Tansiyon kanın damar duvarına yaptığı basınçtır. Bu basıncı belirleyen üç temel faktör vardır. Bu 3 faktör, kalbin pompaladığı kan miktarı, damarların genişliği (damar direnci) ve dolaşımdaki toplam kan hacmidir. Kan hacminin azalması (örneğin sıvı kaybı, kanama veya aşırı terleme), damarların aşırı genişlemesi (örneğin sıcak ortamda veya alerjik reaksiyon sırasında) veya kalbin kanı yeterince güçlü pompalayamaması (kalp yetmezliği, ritim bozuklukları gibi) tansiyonun düşmesine neden olabilir.
Düşük Tansiyon Neden Olur?
Hipotansiyonun birçok farklı nedeni olabilir. Susuzluk (dehidratasyon), uzun süre aç kalmak, ani pozisyon değişiklikleri (örneğin hızlı ayağa kalkmak), tiroid hastalıkları, kalp ritim bozuklukları ve kalp kapak hastalıkları düşük tansiyona sebep olabilir. Ayrıca bazı ilaçlar (idrar söktürücüler, depresyon ve kalp ilaçları) da tansiyonun düşmesine yol açabilir. Şiddetli enfeksiyonlar, kan kaybı veya alerjik reaksiyonlar gibi ciddi durumlar da ani ve tehlikeli tansiyon düşüklüğü yapabilir.
Susuzluk (Dehidratasyon)
Vücutta yeterli sıvı olmadığında, kan hacmi azalır ve tansiyon düşer. Özellikle yaz aylarında veya ishal, kusma gibi durumlarda sık görülür.
Uzun Süre Aç Kalmak
Yeterli besin ve sıvı alınmadığında dolaşım sistemi etkilenir, bu da baş dönmesi ve tansiyon düşüklüğüne yol açabilir.
Ani Pozisyon Değişiklikleri
Otururken ya da yatarken birden ayağa kalkmak, kanın bacaklarda göllenmesine ve beyne giden kan akışının kısa süreli azalmasına neden olur. Bu duruma ortostatik (postural) hipotansiyon denir.
Tiroid Hastalıkları
Tiroid hormonlarının az çalışması (hipotiroidi) metabolizmayı yavaşlatarak tansiyonun düşmesine yol açabilir.
Gebelik
Gebelikte özellikle ilk 6 ayda hormon değişiklikleri nedeniyle tansiyon düşebilir.
Yaş
Yaş ilerledikçe damar esnekliği azalabilir ve tansiyon kontrolü zorlaşabilir.
Genetik Faktörler
Aile öyküsü olan kişilerde düşük tansiyon daha sık görülebilir.
Kalp Ritim ve Kapak Hastalıkları
Kalp yeterince hızlı veya düzenli atmazsa ya da kapak hastalıkları nedeniyle kan pompalama gücü azalırsa tansiyon düşebilir.
Bazı İlaçlar
İdrar söktürücüler (diüretikler), depresyon ilaçları ve bazı kalp ilaçları damarları genişleterek veya kalp hızını düşürerek tansiyon düşüklüğüne sebep olabilir.
Şiddetli Enfeksiyonlar, Kan Kaybı veya Alerjik Reaksiyonlar
Sepsis (ciddi enfeksiyon), büyük kan kayıpları veya anafilaksi gibi durumlar, ani ve tehlikeli tansiyon düşüklüğü yaparak hayati risk oluşturabilir.
Düşük Tansiyonun Tanısı Nasıl Konur?
Düşük tansiyon tanısı, belirtilerin değerlendirilmesi ve kan basıncı ölçümüyle başlar. Tansiyonun 90/60 mmHg’nin altında olması hipotansiyon olarak kabul edilir, ancak tek bir ölçüm yerine tekrarlayan ölçümler ve hastanın şikayetleri dikkate alınır. Fizik muayene ile nabız hızı, cilt durumu ve genel sağlık değerlendirilir. Kan testleriyle anemi, hormon dengesizlikleri ve enfeksiyon belirtileri araştırılır.
Kalp fonksiyonlarını incelemek için EKG çekilir. Ortostatik hipotansiyon şüphesi varsa tilt testi uygulanabilir. Nadiren iç kanama veya organ hasarı şüphesi varsa görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir. Tanı, düşük tansiyonun geçici mi, kronik mi yoksa ciddi bir hastalığa mı bağlı olduğunu belirlemek için bu yöntemlerin kombinasyonuyla konulmaktadır.
Düşük Tansiyon Nelere Yol Açar?
Düşük tansiyon komplikasyonları arasında düşmeler, yaralanmalar, organ kan akımı bozukluğu ve yaşam kalitesi düşüklüğü bulunabilir. Beyinde kan akımı azalması bilişsel fonksiyon bozukluğuna, böbreklerde fonksiyon kaybına neden olabilir. Ciddi düşük tansiyon şok tablosuna yol açabilir. Kronik düşük tansiyon yorgunluk ve günlük aktivite kısıtlılığına neden olabilir.
Düşük tansiyon riskleri:
- En sık görülen komplikasyon düşme ve yaralanmalardır. Baş dönmesi ve bayılma sonucu düşerek kırık, kafa travması gibi ciddi yaralanmalar oluşabilir.
- Sürekli düşük tansiyon durumunda beyninize yeterli kan gitmeyebilir. Bu durum hafıza sorunları, konsantrasyon güçlüğü ve bilişsel fonksiyon kaybına neden olabilir.
- Böbreklerinize yeterli kan gitmediğinde süzme kapasitesi azalabilir. Uzun dönemde böbrek yetmezliği gelişebilir.
- Düşük tansiyon kalbi daha fazla çalışmaya zorlayabilir. Bu durum kalp kasında gerilim artışına ve uzun dönemde kalp yetmezliğine neden olabilir.
- Ciddi tansiyon düşüklüklerinde hayati organlara yeterli kan gitmeyebilir ve şok gelişebilir. Bu durum çoklu organ yetmezliğine yol açabilir.
- Sürekli yorgunluk, baş dönmesi ve güçsüzlük günlük aktivitelerinizi kısıtlayabilir.
Düşük Tansiyon Tedavisi Nasıl Yapılır?
Tedavi, hipotansiyonun nedenine ve şiddetine göre değişir. Belirti vermeyen veya kişiye zarar vermeyen düşük tansiyon genellikle tedavi gerektirmez. Belirtili hipotansiyonda sıvı alımını artırmak, tuz tüketimini doktor önerisiyle bir miktar artırmak, aniden ayağa kalkmaktan kaçınmak ve küçük, sık öğünler yemek faydalı olur. Bazı özel durumlarda (örneğin hormon eksikliği, kalp hastalığı) altta yatan hastalığın tedavisi gerekir. Çok nadir olarak ilaç tedavisi (örneğin fludrokortizon veya midodrin) gerekebilir.
Sıvı ve Tuz Alımı
Dehidrasyona bağlı düşük tansiyonda bol su içmek ve elektrolit takviyesi (örneğin oral rehidrasyon solüsyonları) önerilir. Doktor kontrolünde tuz tüketimi artırılarak kan basıncı desteklenebilir.
İlaç Tedavisi
Düşük tansiyonun şiddetli olduğu vakalarda, fludrokortizon (kan hacmini artırır) veya midodrin (damarları daraltır) gibi ilaçlar kullanılabilir.
Kompresyon Çorapları
Bacaklarda kan birikimini önleyerek dolaşımı iyileştirir ve ortostatik hipotansiyonu azaltır.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Ani pozisyon değişimlerinden kaçınmak (yavaşça ayağa kalkmak), küçük ve sık öğünler yemek (büyük öğünler tansiyonu düşürebilir) ve yeterince dinlenmek düşük tansiyona iyi gelebilir.
Altta Yatan Hastalıkların Tedavisi
Kalp yetmezliği, diyabet, tiroid bozuklukları veya merkezi sinir sistemi hastalıkları gibi temel sorunlar tedavi edildiğinde tansiyon genellikle normale döner.
Acil Durumlar
Düşük tansiyon, şok gibi ciddi durumlara neden olursa acil tıbbi müdahale gerekir. Şok, vücudun hayati organlarına yeterli kan ve oksijen ulaşamaması durumudur ve hızla ilerleyerek ölümcül olabilir. Şokun bazı yaygın türleri şunlardır:
- Hipovolemik şok aşırı kan veya sıvı kaybına bağlı gelişen bir durumdur. Ciddi dehidrasyon, yanıklar veya büyük iç kanamalar bu duruma yol açabilir. Belirtiler arasında aşırı susuzluk, hızlı nabız, soğuk ve soluk cilt bulunur.
- Septik şok şiddetli enfeksiyonlar nedeniyle damarların aşırı genişlemesi ve kan basıncının tehlikeli derecede düşmesiyle oluşan bir durumdur. Genellikle yüksek ateş, bilinç bulanıklığı ve hızlı solunum gibi belirtilerle seyreder.
- Anafilaktik şok şiddetli alerjik reaksiyon sonucu damarların genişlemesi ve tansiyonun hızla düşmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Nefes darlığı, yüzde veya boğazda şişme, deri döküntüleri ve bilinç kaybı görülebilir.
- Kardiyojenik şok kalbin yeterince kan pompalayamaması nedeniyle gelişen bir durumdur. Genellikle kalp krizi veya ciddi aritmiler sonrası ortaya çıkar. Hızlı nefes alma, göğüs ağrısı ve aşırı halsizlik gibi belirtiler gösterebilir.
Şok geliştiğinde hastaya hemen tıbbi müdahale gerekir. İlk olarak damar yolu açılarak sıvı verilir, oksijen desteği sağlanır ve tansiyonu dengelemek için gerekli ilaçlar uygulanır. Anafilaktik şokta (alerjik şok) adrenalin enjeksiyonu hayati önemdedir. Septik şokta (enfeksiyon kaynaklı şok) güçlü antibiyotikler kullanılır. Hipovolemik şokta (kan veya sıvı kaybına bağlı) damardan sıvı verilir ve gerekirse kan nakli yapılır.
Düşük Tansiyona Ne İyi Gelir?
Düşük tansiyonu dengelemek için en etkili yöntemlerden biri, sıvı alımını artırmak ve günde en az 2-2.5 litre su içmektir. Ayrıca, tuzlu gıdalar tüketmek tansiyonun yükselmesine yardımcı olabilir.
Ani pozisyon değişikliklerinden kaçınmak, özellikle yataktan kalkarken yavaş hareket etmek, tansiyon düşmelerini önler. Bunun yanı sıra, küçük ve sık öğünler yemek, düzenli egzersiz yapmak, alkol tüketimini sınırlamak ve uyurken başı hafifçe yukarıda tutmak da düşük tansiyona iyi gelen diğer önemli uygulamalardır.
Bu basit yaşam tarzı değişiklikleri, çoğu zaman düşük tansiyon şikayetlerini azaltmaya ve günlük yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olabilir.
Sonuç
Düşük tansiyon çoğu kişide ciddi bir sorun oluşturmaz. Ancak belirtiler sıklaşıyor ya da şiddetleniyorsa mutlaka bir doktora başvurmanız gerekir. Özellikle ani bayılma, aşırı halsizlik, baş dönmesi ya da bilinç bulanıklığı gibi durumlar yaşıyorsanız, bu durum acil tıbbi müdahale gerektirebilir.
Şok belirtilerine karşı da dikkatli olmalısınız. Hızlı nabız, soğuk terleme, ciltte solukluk, baş dönmesi, bilinçte bulanıklık ve belirgin halsizlik gibi bulgular şokun habercisi olabilir. Bu tür belirtiler fark ettiğinizde vakit kaybetmeden 112’yi arayarak acil yardım almalısınız.
Referans: Hypotension